aslında an'ı ölümsüzleştirdiğimizi sanıyoruz, sözüm ona elektronik bir aletin hafızasına hapsediyoruz o anı. çünkü korkuyoruz ve biliyoruz, geri gelmeyecek, bir daha yaşanmayacak, bitti... belki zavallıca bir teselli arayışı, yılar sonra bile elimizde içimizi yakıp kavuracak bir delil isteği. elinde bir fotoğraf olunca o ana geri dönüp tekrar yaşayacaksın sanıyorsun.
nafile.....
hadi şoparı şu resimden çek al, ger getir, türlü şaklabanlıklar yapsın...yapamadın di mi? ben de iki gündür deniyorum olmuyor, çünkü şoparım iki gündür yok..
evin önüne geçen yıl yapılan parka gönderiyorduk, bir iki saat oynayıp geri geliyordu, yüzlerce kez sorun çııkmadan gitti ve geldi. hatta bir de arkadaş ( belki sevgili ) edinmişti, o evin önüne gelince camlara tırmanıyordu, tuhaf sesler çıkartıp adeta yalvarıyordu, bırakın beni gideyim, söz geri gelecem diyordu. sözünde de duruyordu allah için, karnı acıkınca, canı sevilmek isteyince kendiliğinden geliyordu. hatta bir keresinde arkadaşını da alıp gelmişti, ürkek çekingen içeri girişi halen gözümün önünde garibin.
09.10.2012 akşamı gitti, ha geldi ha gelecek bekledik ama....
gelmedi, 2 gündür mahallede aramadığım delik kalmadı, sabahlara kadar kapımız açık balşkonda bekledik. yok işte..
içimiz yanıyor, belki çoğunuz abartılı bulup kınayacak ama bildiğin yıkıldık. bizi ancak kedi besleyen birisi anlayabilir.
canım hiç bir şey yapmak istemiyor, elimizde yüzlerce fotoğraf kaldı, içimizi daha derinden yaksın diye çekmişiz meğer...
çok acıyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
yorumunu alayım