blog yazarı, yazar, blog da olsa yazar, kendi yazar kendi okur, okumaz -yazar, sen blog yazsan kaç yazar?
ülkemizin okur - yazar oranı sanıldığı kadar değil bence, bloggerları hesaba katmıyorlar, biz bloggerler okumaz - yazarız, bizi saymayın. yaklaşık 4 - 5 aydır aranızdayım ve vardığım kanı budur. blogger yazarları var ama inan bana okurları yok.
blog yazıyorsan ve kişiselse yani ticari derdin yoksa google ı unut, arama motorunda bulunacak da ilk sıraya çıkacak bir şey yazamazsın, demek ki hitap ettiğin kitle yüzde 90 diğer blogdaşların. ticari düşünmüyorsan ki çoğumuz öyle blog yazmak tamamen manyaklık, maddi çıkarın yok, manevi ne var elinde? takip edilme, yazdıklarının okunması, yorumlanma beğenilmek. biribimizi izleye biliyoruz ya, izlemekten kasıt ne onu da iyi anlamak lazım.
her hangi bir yazınıza denk gelmiş herhangi bir insan izle butonunu tıkladığında izleyiciniz oluyor,
ya da, gmail, facebook gibi hesaplarınızda hali hazırda bulunanlar izleyicinizde oluyorlar ki bu daha kolay bir yolu izleyici toplamanın, hele liseliysen kebap.
izleyici sayısı , okunduğunuz anlamına geliyor mu? sanmam, onun için sayaçlarımız varya, deli gibi kaç olmuş diye zırt pırt baktığınız, o biraz daha gerçekçi bir istatistik verir bence. hoş kendi tıkınıda saydığından bazen benimki günlük 100 oluyo ya :)
ama benim ilginç bir tespitim var, blog yazmak için kız olmak lazım, kız isen ve blog sanalsa, yani yazar beynelminel değilse, izleyici, okuyucu toplaması çok kolay. yani blog yazarları kız okuyucuları erkek. genç bir kızın ulu orta sırlarını yazması, hayatını detay detay anlatması her zaman cezbedici. kim ne yapsın 40 yaşında bir adamın ne yaptığını, hayatı renkli değil ki. belki bu sebepten erkek blogerlerin çoğu karizmatik, romantik bloglarla okunur olmaya çalışıyorlar.
bunun bir de okunur izlenir olduktan sonra ki aşaması var ki, fena;
insan kendini felaket bi bok sanıp kasılmalara giriyor, kendimden bilmiyorum çok şükür ben 40 yaşında hayatı ilginç olmayan blogerlerdenim, karizmatik bişi de bulamadım halen, ama kızlarımız varya uffffffffffffff. sanırsın kaseti bi milyon sattı. o sihirli butonu hasbel kader tıklamışları kölesi sanmaya varıyor iş,
sevgili izleyicilerim....
hı, ne vardı?
nasılım?
bilmem, ben bloğuma bakıyordum göremedim
izleyiciler de blogger, onlarda kendi bloğunu izliyor , belki sen de onu izlersin umuduyla tıklamıştı o butonu ama sen gelmedin, o da seni okumuyo, izlemeyi bırak butonu da orta yerde değil o kadar, sanma seni milyonlar okuyor.
anlayacağınız sevgili okumayanlarım öyle sandığın kadar büyük bir iş yapmıyorsun, en fazla 300, en az 10 kişi kitlen.
bunu idrak eden ben, okunma izlenme beklentisinden çıktım, ben kendim için yazıyorum, okuyan okur okumayan cahil kalır.
fasit bir dairenin içinde, peynire alıştırılmış kobay fareler gibi dönmekten sıkıldınızsa siz de öyle yapın, aman izleneyim, tıklanayım diye şaklabanlık yapmaya gerek yok.
ben çok okunmaktan ziyade okuyana bir faydam dokunsunculardanım, çok okunmayı deli gibi istiyorum tabi ama sırf çok okunmak için de hayatımı vıcıklatmam kimseye,
sabah kalktım osurdum, oda kötü koktu, bayan ğ. ile kahvenin kreması yüzünden kavga ettik,evden ceketi giymeden çıktım, otobüste beni ellemediler, kim ne yapsın benim kuru götümü, akşam yemekten sonra geğirdim di, kendime ayıp oldu....
eeeeeeeee? sonuç? okuduk tamam, mutlusun ok, e ne eğlendik, ne bi açığımız kapandı, ne hayatımızda bi halt değişti. senin gastroentrolojiye muayene olman gerektiğinden başka bişi yok ortada. geçmiş olsun. ama ilginç işte, her gün kendi yaptığı işleri başkasından duymak ilginç işte, allah okuyana da yazana da sabır versin,
sevgilerle
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
yorumunu alayım