öyle elektronik aletlerle yapılmış ritmin üzerine çıs tak çıs tak değil, sözleri saçma sapan, kıçtan uydurma değil, her biri sanat eseri, insan zekasının sınırlarını zorlayan keskinlikte ama bir o kadar sade sözlerle, muhteşem şarkılar üreten garip bir adamdır. istese çok daha popüler olabilecekken o sessiz bir hayat sürmeyi tercih etmiş, Aşık Veysel in ayağına kadar gidip feyz alacak kadar mütevazi bir gönlün sahibidir. aldığı eğitimle çok daha rahat bir hayat yaşayabilecekken sufi bir hayatı seçmiş, öyle yaşamış harika bir insandı.
onu size hatırlatmak istedim, yaşarken görmediği ilgiyi aramızda yokken görür umarım. bize öyle bir kültür dayatıldı ki, içimizi boşalttılar, ülkemizden bahsetmiyorum, tüm dünyadan, uyuşturulmuş tüm insanlardan bahsediyorum.
bu dünyanın güzelliklerinin farkına varamadan bir ömür geçiriyoruz ve içlerimiz bomboş, düşünmüyor, araştırmıyor, merak etmiyoruz. hazır ne varsa tüketiyoruz ve yaşamaya devam ediyoruz. ince zevkler giderek kayboluyor.
kahve bile hazır değil mi? üçü beşi bir arada, oysa cezvede acı Türk kahvesinin tadı başka, hatta nescafe nin kendin hazırladığını bile başka. ben kendi adıma buradan unutulmuş ince zevklere dikkat çekmeye çalışacağım bakalım. elimden geldiği kadar mercan dede, cem adrian, fazıl say, fikret kızılok, bülent ortaçgil ve işini mütevazi bir içtenlikle yapan sanatçıların daha bir çoğuna yer vereceğim.
popüler kültür vazgeçilmez, tamam eyvallah ama değişik lezzetler için her zaman yerimiz var.
sabah sabah yine coştum, tamam ya ne bağırıyonuz alla alla, söz yarın seda sayanla sabah sabah koyacam bloğa :))
hadi kahveler bittiyse herkes işinin başına, çok çalışmamız lazım çooook.
|
|
kahve molasında ondan iyi gidecek bir adam aklıma gelmiyor, sesi kahve gibiydi zaten,aromalı ve rahatlatıcı ama zihni açıcı..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
yorumunu alayım