dün Hatice ablamı defnettik, sanki kaçacakmış gibi, o karanlıkta kalmak istemezmiş gibi, acele etmezsek vazgeçecek gibi koyduk çukura, toprak attık üzerine çabuk çabuk, onca anısını, 46 yıllık bir ömrü, sevdikleriyle bağını gömdük, üzerine toprak attık mezarı yüreğimiz gibi kabarana kadar. kürek toprağa sürttüğünde çıkan o ses içimizi sıyırıp alırken bizden, okunan dualar iyice bunaltmışken o kürek sesi beynime öyle bir yer etti ki üzerimde 5 karış ot bitse çıkmaz hafızamdan.
çocuklarının mezarın üzerine kapanışı son noktaydı zaten, benden uzun bir süre güzel bir şey çıkmaz sanırım, uzunca bir süre yeniden hayatımı, hayatı sorgulayıp hatalarımı düzeltmeye çalışacağım. babamı kaybedince düştüğüm boşluk her gidenle biraz daha büyüyor, emolar gibi içi boş kalmaktan korkar oldum. Hatice ablam gibi erken gitmekten korkarım, yaşamayı ve insanları her şeye rağmen seviyorum ve yapacağım çok iş var, ve aklıma her ölümde şu şiir gelir;
Ölüyorum tanrımBu da oldu işte. Her ölüm erken ölümdür Biliyorum tanrım.
Ama, ayrıca, aldığın şu hayat Fena değildir...Üstü kalsın...
Cemal Süreyya' nınki gibi erken, üzeri kalmışbir gidişin ardından uğurlar olsun demekkalıyor bize, uğurlar olsun Hatice Abla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
yorumunu alayım